2 Şubat 2012 Perşembe

kahve içeriz yolda…hadi gidelim…

sabah erkenden çıkalım…henüz gün aydınlanmamış olsun…nereye gideceğimizi bilmeden tıkıştıralım eşyaları çantaya…ince şeyler alalım yanımıza ve bir hırka olsun yünlücesinden mutlaka…üşürüm ben biliyorsun…sıcak yere gideceğimizin düşüncesi ile motoru çalıştıralım…sonra kopan gürültü eşliğinde kikirdeyelim…herkes sıcacık yatağında belki huzurlu belki huzursuz belki derin belki de dokunsan sıçrayacak şekilde uyurken biz güne başlamış olalım…duralım nice sonra…sıcacık bir kahve alalım…kokusu içeri dolarken müziği açalım..kısık kısık önce…radyo kanallarında arama yapalım…her çıkan şarkının girişini mırıldanalım ve anısını anlatalım mutlaka anlamlı ve anlamsızca…ve en sevdiğimiz şarkıyı yakalayalım…şehrin son evleri de geride kaldığında şarkıyı söylemeye başlayalım…ve konuşmaya başlayalım anlamlı anlamsızca….dedikodu yapıp birbirimize küçük sırlarımızı verelim…acelemiz yok..istediğimiz yerde duralım…inip gerinelim…uyuşan bacaklarımızı bir öne bir arkaya savurarak açalım…sonra yeniden devam edelim yola…papuçlarımızı çıkarıp uzatalım ayaklarımızı öne…çalan müziğe tempo tutalım parmaklarımızla…gülümseyelim…kocaman gülümseyelim…

acıktık duralım…kamyoncuların durduğu yerde duralım lezzetli olduğunu düşünerek…soğuk çok soğuk olsun hava…ama biz telaşesizce sallana sallana girelim içeri…az sonra sıcağa kavuşmanın eminliği ile gülümseyelim…selam verelim herkese…ve hatta en neşelicesinden “biz geldiiikkkk” diyelim…mercimek çorbası…kuru fasülye ve pilav getirsinler...yanında birde sahanda yumurta mutlaka…ekmeğimizi bana bana yiyelim…ağzımızın kenarlarından mutluluk ve lezzet aksın…biz orada duralım öylece… güzel şeylerden bahsedelim…sonra kahve getirsinler bize…”ikramımız” desinler…köpük köpük…unutulmuş bu yol üstünde gelen kahvelerdeki şık sunuma şaşıralım…sonra bir daha şaşıralım…höpürdetelim…en neşeli kahvemiz olsun bu bizim…şehri arkamızda bırakmış olmanın huzuru ile ayaklarımızı uzatalım…sonra yeniden koyulalım yola…

her şey kendiliğinden iyi gitsin misal…meyveler alalım…sulu sulu portakallar…portakallar üzerine konuşalım sonra …ve belki değişen yaşam üzerine konuşalım…derken günün en sevdiğim saatleri gelsin…eflatun ve kızıl saatleri…en sevdiğim saatler ve renkler üzerine konuşalım..müziği açalım yeniden..şarkı söyleyelim…yorulalım neşeden…tam yorulduğumuz anda varalım varacağımız yere…çantalarımızı alsın biri…gülünce göz kenarları kırışan tombul bir adam olsun bu…komik kısa hikayeler anlatsın bize…uykumuz gelsin dinlerken… odamıza çıkarken sonra merdivenler gıcırdasın…gıcırtı sesine gene neşelenelim ve korku filmi sahnelerini anlatalım peşpeşe…ve gene uykumuz gelsin…en temiz uykumuzu uyuyalım..rüya bile görmeyecek kadar yorgun uykumuzu…uyandığımızda aydınlansın yüzümüz bembeyaz…sonra soralım "ne yapalım bugün?" düşünürken tekrar uyuyalım …

kahve içeriz yolda…hadi gidelim…