1 Ağustos 2010 Pazar

sırlar...tadında bırakmalar...mış-muş lar...

tembelim…olabildiğince…teknik işlerle uğraşmaktan oldum olası hoşlanmıyorum…bu günlüğü açarken de teknik yönlendirmeler çok bunalttı beni…sabırsızım teknolojiye karşı….bazen de çok inatçı ama çok nadir…teknik bir takım sıkıntılar oldu blogda...halada çözemedim...yazmadım...okuyorum sürekli ama yazmayı erteliyorum…oysa anlatacak o kadar çok şey oldu ki…


bir yerlere gittim geldim…10 günde bir kez topuklu papuç giydim…hiç makyaj yapmadım…saçlarımı hiç açmadım…hiç telaşelenmedim…inci aral ın safran sarı sını okudum ve beğendim…suyun tadına vardım…ayaklarımı yerden kestim…küçük bir oğlanla yüzdüm…küçük sarı balık…azıcıkta olsa balık yedim ve yine sevmedim…

ve MIŞ-MUŞ gibi yaptım…mutluy-MUŞ gibi….eğleniyor-MUŞ gibi…keyifliy-MİŞ gibi…her şey yolunday-MIŞ gibi…oysaki eksik bir şeyler vardı tanımlamaktan kaçındığım…ait olamamak hissiyatını atamadım…oraya…mekana…zamana ait değildim… gidilen yer çok güzel bir yerdi…doğası-denizi-insanları ile çok keyifli bir yer… tadında bıraktım ve döndüm…bazen ne kadar zorlaştırıyoruz tadında bırakmayı…uzatıyoruz ve sündürüyoruz ve süründürüyoruz…içi boşalıp posasını çıkartana dek…işte o zaman yeniden dönmesi çok çok çok zorlaşıyor…oysa tadında bıraktığımda yeniden her zaman dönebiliyorum…

bronz ten çok güzel…insanı güzelleştiriyor…seviyorum bende bronzu…daha sağlıklı ve dinamik bir hava veriyor…tadında bıraktığımızda güneşi tabi…çok güzelleştim…pek çok…

mühim çok mühim bir görüşme yaptım…gelecek günlerde bambaşka şeyler olabilir yaşamımda…güzel geçti…tekrarı olacak…planlı programlı değil de tepemin tası attığında harekete geçiyorum…biraz ürkütücü…biraz komik…biraz endişeli…biraz rahat…biraz güvenli…biraz şaşırtıcı…ve Ankara nın bu deli sıcağında sepserin bir görüşmeydi…

ve çok güzel bir düğüne katıldım…sevdiğim bir sürü insanla sevdiğim birini evlendirdik…hanidir rastlaşmadığım insanlarla karşılaştım…kocaman gülümsedim ve sarıldım…tüm gözeneklerimden ter fışkırana dek horon teptim…evet resmen tepindik bir sürü insanla…tanıdıklarım ve tanımadıklarımla el ele tutuştuk…hanidir böylesine eğlenmemiştim…insanın kendi kültürü ile bir araya gelmesi ne güzel…seviyorum…hep sevdim…

bir sırrı yeniden paylaştık benim için önemli olan bir insanla…her sene paylaşıyoruz…kaldığımız yerden hiç eksilmeden…ne keyifli bir şey sadece iki kişinin başka kimselerin bilmediği bir sırrı sessizce paylaşmak ve sonsuza dek sessiz kalmak….sese dönüştürmemek…güvenli bir sessizlik bu…bilmiyor-MUŞ gibi yapmak…olma-MIŞ gibi yapmak….aklından bir sürü şey geçerken gündelik sohbetler ediyor-MUŞ gibi yapmak…yok-MUŞ gibi yapmak…oysa var ve iyi ki de sırlar var…seviyorum sırlarıda…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder